İkinci el araç satışında vatandaşların sıklıkla karşılaştığı konulardan biri aracın ayıplı olarak satılmasıdır. Bu hususta “Hatasız, kusursuz olarak aldığım araç ağır hasarlı çıktı. Ne yapabilirim?” “Satın aldığım aracın Kilometresi düşürülmüş. Hangi hukuki yollara başvurabilirim?” gibi sorular siz müvekkillerimiz tarafından sıklıkla sorulan ve cevap aranan sorular arasında bulunmaktadır. Bu yazımızda bu soruları cevaplamak amacıyla satıcının ayıptan sorumluluğu konularına değineceğiz.

AYIP NEDİR?

Ayıp satılanda satışın gerçekleştiği anda vaad edilen niteliklerin yani bulunması gereken bir özelliğin bulunmaması veya bulunmaması gereken bir kusurun, eksikliğin bulunması ya da dürüstlük kuralları gereğince ondan beklenen lüzumlu vasıfları taşımaması hali olarak tanımlanmaktadır. Ayıp, hukuki ayıp ve ekonomik ayıp olmak üzere iki farklı şekilde sınıflandırılabilir. Ekonomik ayıp bir malda madden hata bulunmasıdır. Hukuki ayıp ise malın kullanımının hukuken sınırlandırılmış olmasıdır.

AYIPLI MAL NEDİR?

Ayıplı mal teriminin tanımı 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 8. Maddesinde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Bu maddeye göre Ayıplı Mal;

(1)“Tüketiciye teslimi anında, taraflarca kararlaştırılmış olan örnek ya da modele uygun olmaması ya da objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan maldır.”

(2)“Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda, internet portalında ya da reklam ve ilanlarında yer alan özelliklerinden bir veya birden fazlasını taşımayan; satıcı tarafından bildirilen veya teknik düzenlemesinde tespit edilen niteliğe aykırı olan; muadili olan malların kullanım amacını karşılamayan, tüketicinin makul olarak beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar da ayıplı olarak kabul edilir.” şeklinde tanımlanmıştır.

AYIPLI MALIN SATIŞINDAN DOĞAN SORUMLULUK VE İSPAT YÜKÜ

Satıcı malı satış sözleşmesinde yazan şekilde teslim etme yükümlülüğü altındadır. Teslim tarihinden itibaren altı ay içinde ortaya çıkan ayıpların, teslim tarihinde var olduğu kabul edilir. Bu durumda malın ayıplı olmadığının ispatı satıcıya aittir. Bu karine, malın veya ayıbın niteliği ile bağdaşmıyor ise uygulanmaz. Tüketicinin, sözleşmenin kurulduğu tarihte ayıptan haberdar olduğu veya haberdar olmasının kendisinden beklendiği hâllerde, sözleşmeye aykırılık söz konusu olmaz. Bunların dışındaki ayıplara karşı tüketicinin seçimlik hakları saklıdır.

ALICININ SEÇİMLİK HAKLARI

Malın ayıplı çıkması sonucunda Alıcıya bazı seçimlik haklar tanınmıştır. Alıcı bu seçimlik haklardan bir tanesini seçerek satıcıdan bu hakkını yerine getirmesini talep edebilir. Bu seçimlik haklar 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 11. Maddesinde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Bu maddeye göre;

Malın ayıplı olduğunun anlaşılması durumunda tüketici; 

  1. Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme,
  2. Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinden indirim isteme,
  3. Aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme,
  4. İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir misli ile değiştirilmesini isteme,

Seçimlik haklarından birini kullanabilir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. 

Ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesinin satıcı için orantısız güçlükleri beraberinde getirecek olması hâlinde tüketici, sözleşmeden dönme veya ayıp oranında bedelden indirim haklarından birini kullanabilir. Orantısızlığın tayininde malın ayıpsız değeri, ayıbın önemi ve diğer seçimlik haklara başvurmanın tüketici açısından sorun teşkil edip etmeyeceği gibi hususlar dikkate alınır. 

ZAMANAŞIMI

Kanunlarda veya taraflar arasındaki sözleşmede daha uzun bir süre belirlenmediği takdirde, ayıplı maldan sorumluluk, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile, malın tüketiciye teslim tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımına tabidir. Bu süre konut veya tatil amaçlı taşınmaz mallarda taşınmazın teslim tarihinden itibaren beş yıldır. İkinci el satışlarda satıcının ayıplı maldan sorumluluğu bir yıldan, konut veya tatil amaçlı taşınmaz mallarda ise üç yıldan az olamaz.

İkinci El Ayıplı Araç Satışında Satıcının Sorumluluğu

İkinci el araç satışında aracın satıcının beyan ettiği kusurlarından daha başka kusurlarının bulunması durumunda satıcı ayıplı mal satmış olması nedeniyle sorumlu olacaktır. İkinci el araç satışında sıklıkla karşılaşılan ve sonradan ortaya çıkan ayıplar;

  • Aracın kilometresinin düşürülmüş olması,
  • Aracın daha önceden hava yastığı açmış olması,
  • Aracın pert veya ağır hasar tramer kaydının bulunması,
  • Aracın motor ve şanzımanında yağ kaçaklarının bulunması veya aracın yağ yakması,
  • Aracın şase, podye veya direklerinde hasar onarımı ve boya olması,
  • Aracın otomatik şanzıman veya aksında mekanik problemler olması,
  • Aracın satın alındıktan kısa bir süre sonra conta yakması,
  • Aracın satıcının beyan ettiğinin dışında işlemli bir parçasının olması,
  • Aracın motorunda veya turbosunda problem olması,
  • Sebebi belirlenemese de aracın satıcının vaat ettiğinden düşük performans göstermesi şeklindedir.

Alıcının satılan araçta yukarıda sayılan bu problemler veya daha başka problemlerle karşılaşması durumunda satıcının sorumluluğu doğacaktır. Satıcı araçta sonradan ortaya çıkan bu gizli ayıbı bilmese dahi alıcıya karşı sattığı aracın ayıplı olmasından kaynaklı sorumlu olacaktır. Ancak satıcının araçtaki sorunu bilmesine rağmen araçta hiçbir kusur yokmuş gibi davranarak alıcıyı kandırması durumunda ise satıcının ceza-i sorumluluğundan bahsetme ihtimali doğacak ve satıcı nitelikli dolandırıcılık suçundan ceza alma tehlikesi altına girecektir.

Eksper Raporunun Ayıba Karşı Sorumluluğa Etkisi

Ayıp kavramı niteliği itibariyle açık ayıp ve gizli ayıp olmak üzere ikiye ayrılır;

Açık Ayıp: Alıcının satılan şeyi teslim aldığı anda tespit edebileceği başka bir deyişle alıcının şeye göz atmasıyla gördüğü ya da görebileceği ayıplar açık ayıptır. Araçtaki küçük kaporta çizikleri veya gamzeleri açık ayıba örnek olarak gösterilebilir.

Gizli Ayıp: Satılanın gözden geçirilmesi sırasında görülemeyip daha sonra genellikle kullanılması sırasında ortaya çıkan ayına gizli ayıp denir. Araçtaki motor arızası gizli ayıba örnek olarak gösterilebilir.

Açık ayıplar gözle görülebilen küçük bir inceleme sonucunda farkına varılabilen ayıplar olduğundan satıcının bu ayıplara karşı sorumluluğu bulunmamaktadır. Bunun yanında gizli ayıplar belirli bir kullanım sonucu ortaya çıkacak olmaları sebebiyle satıcı araçta bulunan gizli ayıplardan sorumludur. Ancak satıcının gizli ayıplardan sorumlu olması için alıcının satış esnasında bu ayıpları bilmiyor olması gerekmektedir. Aracın satışı öncesinde eksper raporu alınması halinde alıcı araçta bulunan ayıpları bilebilecek duruma geldiğinden eksper raporunun satıcıyı sorumluluktan kurtarması söz konusu olabilir. Ancak eksper raporunda yazmayan yeni bir kusurun veya eksper tarafından bakılmayan bir durumunda kullanım esnasında ortaya çıkması durumunda satıcının ayıba karşı sorumluluğundan söz edebilmek yine mümkün olacaktır.

AYIBI BİLDİRME YÜKÜMLÜLÜĞÜ

Alıcı satın aldığı araçtaki ayıbı fark ettikten sonra noter kanalı ile satıcıya ihtarname çekebilir. Bunun yanında tanık, mail veya telefon üzerinden mesaj ile de durumu bildirebilir. Başta ihtarname olmak üzere satıcıya yapılacak bu bildirimler açılacak davanın akıbeti bakımından önemli olacaktır.

İKİNCİ EL ARACIN AYIPLI OLMASI NEDENİYLE AÇILACAK DAVALARDA GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME

Ayıplı ikinci el aracı satın alan davacı ticari bir amaçla aracı satın almışsa, görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi olacaktır. Davacı aracı bireysel kullanım için satın aldıysa, yani ticari bir amaçla satın alınmamışsa görevli mahkeme ikinci el aracın satıcısının bu işi meslek olarak yapan bir kişi olması (galerici vs) halinde Tüketici Mahkemesi; sadece kendi aracını satan bir şahıs olması halinde ise Asliye Hukuk Mahkemesidir.

Yetkili mahkeme ise kural olarak davalı satıcının yerleşim yeri mahkemeleri davaya bakmaya yetkilidir. Ancak satışın tüketici işlemi olarak değerlendirilmesi durumunda davanın tüketici konumunda olan alıcının yerleşim yerinde de açılabilmesi mümkün olacaktır.

Aracın Dava Devam Ederken Üçüncü Bir Kişiye Satılması

Araçta alıcı tarafından bilinmeyen bir kusurun sonradan ortaya çıkması nedeniyle satıcının ayıba karşı sorumluluğuna dair dava açılması durumunda aracın üçüncü bir kişiye satılması mümkündür. Aracın üçüncü kişiye satılması davayı olumsuz olarak etkileyecek nitelikte değildir.


Hukuki Destek ve Danışmanlık İçin Bize Ulaşın

İkinci el araç alım-satımında karşılaştığınız ayıplı mal sorunları ve haklarınızı savunmak için hukuki danışmanlığa ihtiyaç duyuyorsanız, Bozüyük avukatı olarak dilediğin hukuki hizmeti size sunmak için hazırız. Ayıplı mal satışı konusunda Uzman Eskişehir tüketici avukatı haklarınızı korumak ve en iyi sonucu elde etmeniz için profesyonel destek sunmaktadır. Tüm hukuki süreçlerde yanınızda olmak ve detaylı bilgi almak için bizimle iletişime geçebilirsiniz. Haklarınızı korumak ve yasal süreçlerde doğru adımları atmak için bizden destek alabilirsiniz. Size en uygun çözümü sunmak için hazırız!

İKİNCİ EL AYIPLI ARAÇ SATIŞINDA SATICININ SORUMLULUĞU HAKKINDA YARGITAY KARARLARI

T.C. Yargıtay 13.HUKUK DAİRESİ Esas:2018-2513 Karar:2020-3180 Karar Tarihi:11.03.2020

Dava, satın alınan aracın ayıplı olduğundan bahisle araçtaki değer kaybının tazmini talebine ilişkindir. Mahkemece, hükme esas alınan 17.07.2017 tarihli bilirkişi raporu ve 27.09.2017 tarihli bilirkişi ek raporunda, davacının dava konusu 16 BVK 43 plakalı … tip, 1.3 CDDI ESSEN CD tip, … marka, dizel yakıtlı hususi otomobili 24.698,00 TL bedelle davalıdan araç satış sözleşmesi ile satın aldığını, davacının aldığı bu aracı 04.03.2016 tarihli araç satış sözleşmesi ile 27.498,00 TL bedelle dava dışı … Gedik’e sattığını, aracın davacıda 23.09.2014 – 04.03.2016 tarihleri arasında kaldığını, TÜV-SÜT Muayene İstasyonları kayıtlarına göre aracın 17.02.2012 tarihli muayenesinde kilometresinin 257.759, 01.08.2014 tarihli muayenesinde ise kilometresinin 143.243 olduğunu, aracın davacı tarafından satın alınmadan önce yapılan muayenesinde km’sinin düşürüldüğünün anlaşıldığını, kilometresi düşürülen araçtaki bu durumun tespitinin ancak teknik inceleme ile anlaşılabileceğini bildirmişlerdir. Mahkemece, “dosyaya toplanan deliller ve bilirkişi raporundan aracın kilometresi ile oynanmış olduğu ve bu hususun gizli ayıp niteliğinde olduğu anlaşılmış ise de, davacı taraf aracı kaç kilometrede aldığını ispat edememiş olup, davacının aracı satış tarihindeki tespit edilen değeri bilirkişi raporunda aracın mevcut durumuna göre piyasa değerine uygun bir değer olarak açıklandığından, davacı tarafça aracın kaç kilometrede iken alındığı ve kaç kilometre düşürme yapıldığı hususu ispat olunamadığından bilirkişi raporunda tespit edilen bedele göre davacının aracı piyasa rayicine uygun olarak sattığı da değerlendirilerek davacının zararının ispat edilememiş olması” gerekçesiyle sübuta ermeyen davanın reddine karar verilmiştir. 27.09.2017 tarihli bilirkişi ek raporuna göre; aracın davacı tarafından 23.09.2014 tarihinde satın alındığı, 17.02.2012 tarihli 2.muayenesinde kilometresinin 257.759 ve 01.08.2014 tarihli 3. muayenesinde ise kilometresinin 143.243 olduğu, aracın 2. ve 3. muayenesinin yapıldığı tarihler arasında kilometresi ile oynandığı fakat oynandığı tarihin tam tespitinin mümkün olmadığı bildirilmiştir.

Dava, konusu itibariyle tüketici yasası hükümlerine tabi olmayıp taraflar arasındaki meselenin halli için 6098 sayılı TBK’nun ayıba karşı tekeffül hukuki kurumunu düzenleyen 219 ve devamı maddelerine bakmak gerekir. Davacı 6098 sayılı TBK 219 ve sonraki ayıba karşı tekeffül maddeleri hükümlerine göre davalıdan tazminat istemekte haklıdır. Buna göre “Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur.” Mahkemece alınan bilirkişi raporlarına göre davaya konu aracın kilometre sayacında oynama olduğu uyuşmazlık konusu değildir. Satışa konu araç hukuki ayıplıdır. Satıcı ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur.

Ayıp nedeniyle satış bedelinden indirilecek miktarın tespitinde, doktrinde, “mutlak …”, “nisbi …” ve “tazminat metodu” adıyla bilinen değişik görüşler mevcutsa da,gerek Dairemiz gerekse Yargıtay tarafından öteden beri uygulanan “nispi …” olarak adlandırılan hesaplama yöntemi benimsenmektedir. Bu metoda göre; satış tarihi itibariyle satılanın, ayıpsız ve ayıplı değerleri arasındaki oranın, satış bedeline yansıma miktarı belirlenmektedir. Başka bir ifade ile satılanın, tarafların kararlaştırdıkları satış bedeli gözetilmeksizin, satış tarihi itibariyle gerçek ayıpsız rayiç değeri ile, ayıplı haldeki rayiç değeri ayrı ayrı belirlenerek, bu iki değerin birbirine bölünmesi suretiyle elde edilecek oran, satış bedeline uygulanmaktadır.

Mahkemece, yukarıda açıklanan ilke ve esaslar doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak, davacının talep edebileceği tazminat miktarı uzman bilirkişi aracılığı ile “nispi …” olarak adlandırılan hesaplama yöntemi ile tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 11/03/2020 gününde oybirliği ile karar verildi.

T.C. Yargıtay 3.HUKUK DAİRESİ Esas:2022-6482 Karar:2022-8092 Karar Tarihi:24.10.2022

avacı, davalı …’dan 02.06.2020 tarihinde … marka 1993 model … plakalı aracı 21.300-TL bedel karşılığında satın aldığını, aracı alırken araçla ilgili herhangi bir bilgi verilmediğini, aracın muayenesi esnasında kilometresinin düşürüldüğünün öğrendiğini, bunun üzerine davalıyla irtibat kurduğunu, davalının kendisinin yapmadığını ve sorumluluk kabul etmediğini beyan ettiğini, davalının sorumluluk kabul etmemesi üzerine suç duyurusunda bulunduğunun, kilometrenin düşürülmesinin TCK kapsamında nitelikli dolandırıcılık olarak kabul edildiğini, bu haksız eylem nedeniyle daha az bedel ile satın alabileceği aracı daha yüksek bedel ile alarak zarara uğradığını, aracın şu an 127.000 kilometrede olduğunu, 2015 de 277.000 kilometrede, 2017 de 299.000 kilometrede ve 2019 da ise 130.000 kilometrede olduğunun tespit edildiğini belirterek uğradığı zararın tespiti ile şimdilik 100 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 10.02.2022 tarihli ıslah harcını da yatırdığı ıslah dilekçesiyle fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 3.000,00-TL’nin işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı, aracın kilometresi ile oynandığından haberi olmadığını, araç kendi elindeki iken kilometresi ile oynanmadığının sabit olduğunu, sorumluluk ve kusurunun bulunmadığım savunarak davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, davaya konu ayıp nedeniyle davalıya ihbar bildiriminde bulunulmadığı, her ne kadar ihbar yükümlülüğünde bulunulmamış olsa da araçta bulunan ayıbın gizli ayıp olduğu, ihbar yükümlülüğünde bulunulmasına gerek olmadığı, Çarşamba Cumhuriyet Başsavcılığının 2021/1577 Soruşturma sayılı dosyası da göz önünde alındığında davaya konu araçtaki zarardan dava dışı …’nin kusurunun ve sorumluluğunun bulunduğu, davalının ayıptan dolayı kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine, karar verilmiştir.

Adalet Bakanlığının 14/09/2022 tarihli yazısında; davacıya satılan aracın satış akdi esnasında kilometresinin düşürülmüş olduğu ve bunun gizli ayıp mahiyetinde olduğu isabetli şekilde tespit edilmişse de, davalı satıcının ayıba karşı tekeffül borcu nedeniyle davacı alıcıya karşı ayıpların varlığını bilmese dahi sorumlu olduğu gözetilmeksizin karar verilmiş olması ve araç satış sözleşmesinde satış bedeli olarak 7.500 TL belirtilmiş olmasına rağmen aracı düşük kilometreli zannıyla 21.300 TL’ye satın aldığım iddia eden davacının anılan iddiasına yönelik delilleri de incelenip değerlendirilerek ortaya çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı bulunduğu ileri sürülerek; kararın, 6100 sayılı HMK’nm 363 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca kanun yararına bozulması talep edilmiştir.

Dava, davaya konu aracın kilometresi ile oynanmasından kaynaklı ayıp nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. Uyuşmazlık, davalının aracın kilometresinin düşürülmesi nedeniyle gizli ayıptan haberdar olmaması, kusuru bulunmaması halinde sorumlu olup olmayacağı noktasında toplanmaktadır.

Dava, konusu itibariyle tüketici yasası hükümlerine tabi olmayıp taraflar arasındaki meselenin halli İçin 6098 sayılı TBK’nun ayıba karşı tekeffül hukuki kurumunu düzenleyen 219 ve devamı maddelerine bakmak gerekir. Davacı 6098 sayılı TBK 219 ve sonraki ayıba karşı tekeffül maddeleri hükümlerine göre davalıdan tazminat istemekte haklıdır. Buna göre “Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur.” Yine TBK 223. Maddesinde “Alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkan bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır.

Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması halinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.” ve TBK 225. Maddesinde “Ağır kusurlu olan satıcı, satılandaki ayıbın kendisine süresinde bildirilmemiş olduğunu ileri sürerek sorumluluktan kısmen de olsa kurtulamaz.

Satıcılığı meslek edinmiş kişilerin bilmesi gereken ayıplar bakımından da aynı hüküm geçerlidir.” şeklinde düzenlemelerin yer aldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece alınan bilirkişi raporlarına göre davaya konu aracın kilometre sayacında oynama olduğu uyuşmazlık konusu değildir. Satışa konu araç gizli ayıplıdır. Satıcı ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur ve davalının süresinde kendisine ayıp ihbarında bulunulmadığı şeklinde beyanı da yoktur.

Açıklanan düzenlemeler ışığında dava dosyasının incelenmesinde; bilirkişi raporu ve TUVTÜRK muayene raporları ile aracın kilometresinin düşürüldüğü sabit olduğundan satıcının (davalının) kendisine süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığı yönünde itirazı olmadığından söz konusu ayıbı bilmese dahi sorumlu olur.

O halde mahkemece, davacıya satılan aracın satış akdi esnasında kilometresinin düşürülmüş olduğu ve bunun gizli ayıp mahiyetinde olduğu isabetli şekilde tespit edildiği, davalı satıcının ayıba karşı tekeffül borcu nedeniyle davacı alıcıya karşı ayıpların varlığını bilmese dahi sorumlu olduğu gözetilerek araç satış sözleşmesinde satış bedeli olarak 7.500 TL belirtilmiş olmasına rağmen aracı düşük kilometreli zannıyla 21.300 TL’ye satın aldığım iddia eden davacının anılan iddiasına yönelik delilleri de incelenip değerlendirilerek ortaya çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan Adalet Bakanlığı’nın bu yöne ilişen kanun yararına temyiz talebinin kabulü gerekir.

T.C. Yargıtay 13.HUKUK DAİRESİ Esas:2015-17970 Karar:2017-7585 Karar Tarihi:19.06.2017

Davacı, 30.06.2009 tarihinde…. marka aracı …TL bedelle davalı … Otomotiv San. ve Tic. A.Ş.’den satın aldığını, davalı … Otomotiv Servis ve Ticaret A.Ş.’nin aracın ithalatçısı olduğunu, aracı satın aldıktan bir süre sonra 14.06.2011 tarihinde araçta motor arızası meydana geldiğini ve motorun bütünüyle bayiye ait serviste değiştirildiğini, 15.07.2013 tarihinde aracın arıza gösterge panelindeki motor arıza lambasının yanması nedeni ile aracı yine davalı bayiye ait servise götürdüğünü, 29.04.2013 tarihinde yağ değişimi yapılmış olmasına rağmen aracın motorunun yağ eksiltme problemi ortaya çıktığını ve serviste yağ takviyesi yapılması suretiyle tamamlandığını, 10.07.2013 tarihinde aracın merkezi elektronik arızası nedeniyle aracı tekrar servise götürdüğünü, servisin araç motorunun önceki değişen motorda olduğu üzere piston ve sekmanlarında sorun olması nedeni ile yeniden değişmesi gerektiği bilgisi verildiğini, araçta iki kez motor değiştirilme ihtiyacının belirmesi ve sık sık motor arızası vermesi karşısında bu arızaların araçtaki gizli ayıptan kaynaklandığını düşündüğünü, aracın halen serviste olduğunu, … 9. Noterliği’nin 18.07.2013 tarih ve 23917 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile her iki davalıdan aracın yenisi ile değişimini yahut bedel iadesini talep ettiğini ve olumlu bir cevap alamadığını belirterek, araçtaki gizli ayıp nedeni ile araç için ödemiş olduğu 56.785,99-TL’nin dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline ve aracın iadesine karar verilmesini istemiştir.

Davalılar, zamanaşımı itirazı ile davanın reddini dilemişlerdir.

Mahkemece, zamanaşımı süresi dolduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.

1-Davacı eldeki dava ile satın aldığı araçta iki kez motor değiştirilme ihtiyacının ortaya çıkması ve aracın sık sık motor arızası vermesi karşısında bu arızaların araçtaki gizli ayıptan kaynaklandığını ileri sürerek ödediği satış bedelinin iadesini istemiştir. Mahkemece zamanaşımı nedeni ile davanın reddine karar verildiği anlaşılmakta ise de, dava tarihinde yürürlükte bulunan 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 4. maddesinde ayıbın gizli ya da açık olması halleri için ayrı başvuru süreleri getirildiği, ayıbın ağır kusur veya hile ile gizlenmesi halinde ise ilgililerin zamanaşımı süresinden yararlanamayacağı açıkça ifade edilmiş olup, somut olayda; dava konusu aracın motorunun tamamen değiştirilmesine rağmen arızaların giderilmeyip devam ettiği iddia edildiğine göre, burada davalıların ağır kusurundan söz edileceği, bu nedenle de zamanaşımının işlemeyeceği anlaşıldığından, mahkemece esasa girilip hasıl olacak sonuca uygun karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.